HİÇBİRGÜÇ DEVİMCİ TUTSAKLARI
"HÜCRE"LEREHAPSETMEYİ
BAŞARAMAYACAKTIR
Oltan Sungurlu "Adalet Bakanlığı" koltuğunaoturduğunda Oltan Sungurlu'yu iyi tanıdığımızı, onun da bizleri iyi tanıdığınıyazmıştık. Oltan Sungurlu'yu baskı ve katliam politikalarıyla sonuç alamayacağı,devrimci tutsakları hücrelere hapsetmeyi, teslim almayı bugüne kadar başaramadıklarını,bundan sonrası için de bu yönde üretilen her türlü politikanın iflas edeceğikonusunda uyarmıştık.
Kuşkusuz faşizm baskı ve katliamlardan başkayaşam şansı görememektedir, tüm politikalarını baskı, katliam, sömürü vesoygun üzerine kurmuştur. "Demokratikleşme", "insan hakları" söylemlerihalkı kandırmanın bir aracı olmanın ötesinde bir anlam ifade etmemiştir.Bugün ise bu söylemlere, halkı bu vaatlerle oyalamaya her zamankinden dahafazla ihtiyaçları olduğu açıktır. Bu nedenle çok daha fazla kullanılankelimeler olmuştur bunlar. Ancak faşizmin demokrasicilik oyunu fazla süremiyor,sömürü, baskı ve katliam üzerine, terör üzerine kurulu politikalarını biran önce yaşama geçirme ihtiyacı duyuyor, ne kadar inanmasa da bundan medetumuyor, sonuç alma hayalleri kuruyor. Bunu başaramadığı zaman sonunun hergeçen gün daha fazla yaklaştığını biliyor.
Yeni hükümet de her alanda sömürü, baskı vekatliam politikalarıyla işe başladı. Hapishaneler de yeni hükümetin ilkel attığı alanlardan birisi oldu. Oltan Sungurlu "En modern, en düzgüncezaevinin Eskişehir Cezaevi söyleniyor" (16 Temmuz 1997 Cumhuriyet) diyerek,birçok hapishanede hücre sistemine geçme çalışmaları başlatarak devletinhapishanelere yönelik politikalarının nasıl olacağını da gösterdi.
Halklarımız ve faşizmin hapishanelere yöneliksaldırılarıyla, ne "hücre tipi cezaevi" politikasıyla, ne de onlarca kezfaşizme zindanlarda diz çöktüren, ölen ama yenilmeyen teslim olmayan devrimciiradeyle yeni karşılaşmıyor.
Özellike son yıllarda neredeyse hemen her dönemyaşanan, tekrarlanan olaylar haline gelmiştir. Her dönem faşizm teslimalma politikasını, "hücre tipi cezaevi" uygulamasını, baskıyı, işkenceyi,katliamı denemiş, her dönem yenilen, kaybeden, teslim olan faşizm olmuştur.
Devrimcilerin kazanımları ise sadece faşizmehapishanelerde geri adım attırmakla sınırlı kalmamış, faşizmin halklarımızayönelik saldırılarına barikat olmuş, düzeni teşhir ederken halkımızı politikleştirmiş,her düzeyde devrimin gelişimine hizmet etmştir.
Bunun en yakın örneği '96 Ölüm Orucu eylemimizdir.
Faşizm halklarımıza ve tutsaklara yönelik saldırıpolitikalarına devam ettiği sürece daha büyük direnişlerle daha büyük eylemlerlekarşılaşacağı kesindir. İktidar mücadelemizi, devrimci savaşımızı, halklarımızınkurtuluşunu engellemeye yönelik hiçbir politikanın, hiçbir alanda yaşambulmasına izin vermeyeceğiz. Dün olduğu gibi bundan sonra da faşizmin saldırılarını,kurtuluş savaşımızda bizi bir adım daha iyeriye taşıyacak zafere dönüştürmebaşarısını göstereceğiz.
Faşist devlet, onun hükümeti Anasol-D Hükümetive "Adalet Bakanı" Oltan Sungurlu en fazla katliamlarına ve dolayısıylasuçlarına bir yenisini daha ekleyecektir, zaferin ise direnen, savaşan,kendini halkların kurtuluşuna adayan tutsakların, halklarımızın olacağıdeğişmeyen gerçektir.
Hiçbir güç devrimci tutsakları hücrelere hapsetmeyibaşaramayacaktır. Her zaman şehit yoldaşlarımızın mirasına sahip çıkarakhalklarımızın kurtuluş kavgasında, savaşın içinde olacağız.
DevrimciHalk Kurtuluş Partisi-Cephesi
Tutsakları